Aktüel Yorum

Erdoğan bizi affedecekmiş

Af çıkaracağı konuşuluyor…

Ortalığı hareketlendiren eski HDP Milletvekili ve eski Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan’ın açıklamaları oldu:

“Bana bunu AK Parti’de üst düzey bir yönetici ve af çalışmasının içinde olan arkadaşım anlattı. Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel toplumsal barışı sağlamak için böyle bir çalışma yapılıyor. Bana aktaran AK Partili arkadaşım bu çalışmayla MHP’nin de ikna edildiğini söyledi. Çalışma henüz tamamlanmamış ama genel af adli mahkumların yanında siyasi mahkumları da kapsayacak. Burada ‘eline silah almamış’ ifadesi konularak onlarda bu genel affın kapsamı içine alınacak.”

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, “Genel af değil ancak bir af çalışması var, 29 Ekim’de bir af gelebilir” diyerek iktidar cephesinden bu iddiayı onaylayan isim oldu.

Ardından “Af maf yok” diyenler, “kuzenim söyledi af kesin” diyenler tartışmayı sürdürmeye devam ettiler.

Erdoğan bizi affedecekmiş. İnsan ne diyeceğini bilemez hale geliyor…

Cezaevlerinde haksız ve hukuksuz yöntemlerle yıllardır tutsak edilmiş, hayatları ellerinden alınmış çok arkadaşımız, yoldaşımız var.

Cezaevlerinde yüzbinlerce insan tıkış tıkış koğuşlarda, onur kırıcı işkenceler altında, doktor görmeden, ilaç edinemeden ölüme terk edildi.

Cezaevlerinde bebekler var…

Mahkemelerde her gün binlerce insanın kaderi çiziliyor. Yargı, iktidarın kolluk gücüne dönüşmüş. Adalet kavramı ayaklar altına alınmış. Dışarda olan muhalifler pasaportsuz, işsiz, mesleksiz halde sivil ölüme mahkum edilmiş.

Binlerce insan sürgünde, saçma sapan soruşturmalar yüzünden ülkelerinden, şehirlerinden, ailelerinden, evlerinden uzak düşmüş.

Adalet Bakanı yok. Hakim, savcı, polis yok. Yargıtay, Danıştay, AYM yok. Sadece Erdoğan var. Milyonlarca ailenin kaderini sadece o belirleyebilir. Hukuk asla işlemeyecek, bizleri ancak Erdoğan affedebilir…

UMARIM AF ÇIKAR

Sizler yazının bundan sonrasını okumadan önce net olarak belirteyim. Umarım gerçekten “af” çıkar. Ölümler, zulümler, tutsaklıklar bir nebze azalır. Erdoğan’ın ölüm evleridir cezaevleri. Kaç kişiyi, kaç aileyi kurtarsak o kadar iyidir.

Fakat tamamen beni bağlayan, kişisel görüşlerim olan şu lafları etmezsem içime dert olacak.

Hakkında açılmış onlarca dava olan, ölüm listelerinde hep adı geçen, kalan ömrümden çok hapis cezası istenen bir gazeteciyim ben. Uzun süredir başım belada yani. Hal böyleyken Erdoğan’a yekten sormak istiyorum.

Sen kimsin ki beni affedeceksin?

Ben ne yapmışım, kime ne zarar vermişim de suçlu ilan edilmişim?

Sirk benzeri mahkeme müsamerelerinde adıma kesilmiş dayanaksız cezaların hangilerini hak etmişim ben?

En büyük suçları sen işlemedin mi? Memleketi yıllardır suç örgütü gibi yönetmiyor musun? Cinayet işleyenleri, mafyayı, çeteyi beslemiyor musun? Kurduğun çağ dışı rejimde insanların canına, malına, özgürlüğüne, hayatlarına çökmediniz mi?

Sen bizlerin hangi suçlarımızı bağışlayacaksın?

Katledilen Berkin’in annesi Gülsüm Elvan’a açtığın davayı mı geri çekeceksin? Ne demişti Gülsüm Anne mahkemede avukatına? “Müvekkilinize selam söyleyin. Emir verip çocuğumu benden aldı”

Gülsüm Elvan seni affetmeyecek.

Sen kimsin ki Gülsüm Elvan’ı affedeceksin?

Sen Can Atalay’ı, Gültan Kışanak’ı, Selahattin Demirtaş’ı, Çiğdem Mater’i, Tayfun Kahraman’ı, Mücella Yapıcı’yı, Selçuk Mızraklı’yı nasıl affedebilirsin?

Arkadaşlarımızın hayatlarına saldırdın. Annelerini, çocuklarını, sevenlerini cezalandırdın, perişan ettin insanları. Masum onlar, kumpaslarla, yalanlarla, sen öyle istiyorsun diye zindandalar.

Onlar seni affetmeyecek.

Sen kimsin ki onları affedeceksin?

Tarihin gördüğü en büyük suçları işlemiş bir rejimden, onun liderinden, onun kadrolarından hesap sormak, cezasızlığı sonlandırmak, adaleti tesis etmek ve hatta yüzleşmek, helalleşmek niyetimizden vazgeçen olmadı bilesin.

Kurulan bu tezgahta, bizlere uygun gördüğün rolleri ne diye içime sindirecekmişim?

Alaaddin Çakıcı’nın verdiği listeyi af diye pazarladığın günlerde değiliz. Heyecan duyacak yerlerimiz nasır tuttu.

Net olalım.

Biz seni affetmedik ki Erdoğan.

Sen kimsin ki bizi affedeceksin?

Hayko Bağdat

1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.