
AKP terör örgütü
Tek parti-tek adam diktasının hazin ve ibret verici sonu:
Büyük iddialarla iktidara gelen Erdoğan artık sıfırı tüketmiş bulunuyor. Her alanda dediğinin tam tersini yapan, bütün iddialarından vazgeçen müflis bir işadamı gibidir. Aslında vakit geçirmeden konkordata ilan etmesi gereken AKP şefi Erdoğan’dır.
Erdoğan faiz lobilerine savaş açtığını söylüyordu.
Herhalde en yüksek faiz AKP devrine nasip oldu.
Erdoğan yabancı paraya savaş açmış ve yerli para kullanılacağını ilan etmişti.
Ama kendisi yabancı şirketlere dolar üzerinden onlarca yıllık garanti veriyor. Benden sonrası tufan kafasıyla ülkenin gelecek onlarca yılını ipotek ediyor.
Hayırsız mirasyedi evlat gibi memleketin neyi varsa satıp savıyor, uluslararası tekellere ve Katar gibi devletlere peşkeş çekiyor.
Erdoğan’ın diline doladığı en büyük mesele terörle mücadele idi.
İlan ettiği hukuk dışı OHAL rejimiyle kanlı bir diktatörlük kurmuş, ağzını açanı iki satır yazı yazanı, birikmiş ücretlerinin karşılığını isteyen işçileri zindanlara doldurdu. Bastırılmış ve susturulmuş bir ülkeyi huzur adası olarak sunuyor.
Patronlara çağrı yapıyor ve “Bakın, OHAL ile grevleri yasakladık, gelin rahat rahat yatırım yapın” diyordu. İşçilerin birikmiş ücretlerini bile vermiyor, işçiler direnince de onları zindana atıyor. Vaat ettikleri yerli-milli-dindar sistem buydu yani.
İktidarının her yılına birkaç katliam sığdıran bu dikta rejimi terörün belini kırdığını iddia ediyor. Evet, halka zalimce saldırarak bir yılgınlık ve teslimiyet yaratmaya çalışıyorlar. Ama öte yandan da Türkiye bütün terör örgütlerinin ve yabancı istihbarat örgütlerinin operasyon ve antreman sahası haline geldi.
DAİŞ eylem yapacaksa Türkiye’de yapar. Doğudan batıya her yerde eylem yapabilir.
Rusya-İran rejim muhaliflerini öldürecek olursa operasyon sahası Türkiye’dir.
İsrail zaten eskiden beri adamlarını gönderir. İstihbarat toplar ve faili meçhul olayları aydınlatır.
Hollanda mafyası ya da Hollanda’daki Türk mafyası da hesaplaşmaları Türkiye sahasında yapıyor.
Bulgar, Rus mafyalarından sonra Azeri mafyası da operasyonlarını Türkiye’de yapmaya başladı.
Yani Türkiye onlar için o kadar güvenli bir hale gelmiş ki, en rahat ettikleri yer Türkiye!
Hepsine alıştık da, bir konsoloslukta yabancı bir ülkenin vatandaşının öldürülüp cenazesinin kaybedilmesi ilk oldu.
Uluslararası çöp mafyası bile nükleer atıklarını getirip ya Karadeniz’e döker ya da Ege kıyılarına.
Batmış ekonominin son McKinsey rezaletine bakın. Kriz mıriz yok derken Damat Paşa bu şirketi bulup getirdi. Bu şirketin dolar üzerinden sattığı akılla ekonomi düzelecekti. Çünkü Erdoğan ve damadına inanan kalmadı. Buna karşı çıkanlar cahil ve hain olarak ilan edildi. Ama on gün sonra bu kurtarıcı şirket de toz olup gitti.
Erdoğan şimdi diktasını yasal kılıfla sürdürebilmek için yerel seçimlere hazırlanıyor.
Ne kadar zulüm-baskı yaparsa yapsın seçimleri kazanamayacağını iyi biliyor.
Onun için daha şimdiden kılıfını hazırlıyor. “Sandıktan teröristler çıkarsa -yani HDP’liler kazanırsa-yerine kayyım atarız” diyor. Bundan büyük teröristlik olur mu? Daha seçimler yapılmadan halka gözdağı vermek, korkutmak ve sandıktan uzaklaştırıp caydırmak için şantaj ve tehditlere başlıyor. “Yoksa gene halkın iradesini gasp ederiz” diyor.
O zaman inadına özgürlük, inadına demokrasi ve inadına HDP demeliyiz..
Erdoğan onları da tutuklar, zindana atar vb. gerekçelerle seçimlerden kaçınılamaz.
Bugüne kadar Vedat Aydınlardan, Mehmet Sincarlardan beri binbir emekle, alın teriyle ve kanla kazanılmış olan hiçbir mevzi Erdoğan’ın hot zotuyla terk edilmemelidir.
Halk iradesini çok daha güçlü olarak sandığa yansıtmalıdır.
Nasıl olsa çalacaklar deyip meydan zorbalara bırakılamaz.
Onlar gene çalarsa, gene gasp ederse bu suçlarının ergeç ortaya çıkacağı ve hesap sorulacağı korkusuyla bir gün bile rahat yaşayamayacak, rahat bir nefes bile alamayacaktır.
AKP terör örgütü 24 saat halkın pençesini ensesinde hissederek nefessiz kalıp boğulup gidecektir.
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus