Aktüel Yorum

HDP’nin politik misyonu ve geleceği

Türkiye’nin politik dinamikleri dikkate alındığında sistemin geleneksel partilerinin birbirini tamamlar şekilde esasen aynı ideolojik-politik kulvarda durduklarını söylemek zor olmazsa gerek. AKP, CHP, MHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve yeni kurulan Gelecek Partisi ile Deva Partisi arasında bir kısım politik farklılıklar olmakla birlikte bu partiler esasen devletin stratejik varlığını devam ettiren partiler olarak tanımlanabilir. Öte yandan bu partilerin devlet karşısındaki temel pozisyonları aynı olmakla birlikte, yönetim anlayışları, politik ve toplumsal sorunların çözümünde ayrı yöntemler de izlemektedirler.

Ortak temelleri kurulu düzenin/sistemin devamını sağlamak olan düzen/sistem partileri arasındaki rekabet iktidar olmanın yol ve yöntemlerini farklılaştırmaktadır. Bu da sistem içi partilere tek düze, aynı pencereden bakılamayacağını, aradaki farklılıklara göre ilişkilerin kurulabileceği konusunda bize bir fikir veriyor.

HDP, politik olarak sistem dışıdır

Sistemin belirlediği ideolojik-politik stratejiyi esas alan bir partiyle, sistemin belirlediği ‘yasal’ çerçevede kurulan ancak politik alternatif bir parti arasında niteliksel fark olacağı açıktır. HDP, sistemin belirlediği ideolojik-politik çizginin dışında ama sistemin izin verdiği kurallar içerisinde kurulan ve faaliyet yürüten bir partidir. Demokratik siyasetin geliştirilmesini esas alan, sisteme muhalif olan farklı toplumsal ve politik eğilimleri bir araya getiren bir parti olarak kurulmuştur.

HDP’nin programına ve politik ilkelerine bakıldığında hiçbir şekilde ‘silahlı’ mücadeleyi savunmamaktadır ve böyle bir bakış açısına sahip değildir. Hür türlü şiddete karşı olup politik sorunların şiddet yoluyla çözülemeyeceğine özellikle dikkat çekmektedir. Ekonomik, politik ve sosyal sorunların demokratik siyaset içerisinde toplumsal uzlaşıyla çözüleceğini belirtmektedir. Bu nedenle demokratik mücadeleyi esas almaktadır. HDP, devletin ‘terör’ ve ‘terörist’ tanımlamasına da karşı çıkmaktadır. Toplumun karşı karşıya olduğu toplumsal ve politik sorunların ‘güvenlikçi’ şiddet yönelimleriyle değil, parlamentoda toplumsal-politik uzlaşma ve anlayışla çözüleceğini belirtmektedir.

HDP’nin stratejik yönelimi, sistemin belirlediği kurallar içerisinde sistemin politik bakış açısının dışında alternatif bir model oluşturmaktır. Bu model, demokratik siyaset içerisinde toplumsal dinamikleri örgütleyerek ‘niteliksel’ reformlarla sistemi politik değişimlere zorlamaktır. Yani bugüne kadar uygulanan ve başarısız kalan geleneksel politikaların dışında toplumsal çözümü esas alan 21. Yüzyılın demokratik siyasetine uygun bir çözümü ve başarıyı esas alıyor.

HDP, Türkiye’nin küresel sistemin bir parçası olduğunu, sorunlarının da küreselleştiğini, çözümlerde de küresel ilişkilerin etkili olacağını vurguluyor. Sorunların, gücün merkezileşen devlet içinde dar elit bir kadronun eline verilmesiyle çözülemeyeceğine dikkat çekiyor. Alternatif olarak toplumun bütün sosyal katmanlarının kendilerini ifade ettiği yerel demokrasilerin geliştirilerek çözümlerin üretilebileceğine dikkat çekiyor.

HDP’nin politik kimliği nasıl tanımlanabilir?

HDP, Marksist, komünist-sosyalist bir parti değildir. Böyle bir misyon yüklemek hem yanlıştır hem de gerçekçi değildir. Peki, HDP’yi nasıl tanımlayabiliriz. Programına ve politik hedeflerine bakıldığında, 21. Yüzyıla özgü Modern Sosyal Demokrat Bir Parti olarak tanımlamamız yanlış olmaz. HDP’nin tabanını ağırlıklı olarak yoksul emekçi kitleler oluşturmasına rağmen orta sınıf tabakası diyeceğimiz önemli bir kitle tabanı var. Aynı şekilde liberal olarak tanımlanan önemli bir aydın kesiminden de aktif destek alıyor. HDP’de Marksist, sosyalist, İslamcı, ateist, milliyetçi, demokrat, feminist ve farkı etnik aidiyetlerden kişiler ve gruplar yer alıyor. Yönetim organlarının seçiminde sınıfsal farklılık gözetilmeden, sisteme karşı aldıkları pozisyona paralel olarak nitelik ve başarılarına göre bir görevlendirme yapıldığını yönetim kadrosunun yapısından anlamak pekâlâ mümkündür. Yine HDP’nin devlet karşısındaki politik-pratik tutumu dikkate alındığında, onu sitem karşıtı bir parti olarak da tanımlayabiliriz.

HDP’nin sosyo-politik gerçeği

HDP’nin politik perspektifi, sisteme muhalif toplumsal güçlerin çekim merkezi haline gelerek bir Türkiye partisi olmaktır. Ancak politik gerçeklik bakımından durum nispeten farklılaşmaktadır. Merkezinde Kürtlerin, Alevilerin olduğu toplumsal kesimlerin politik taleplerinin çok daha ön plana çıkartılması bir bakıma kaçınılmaz görünüyor. Bunun birkaç nedeni vardır. Birincisi, Kürt meselesi hem Türkiye’nin iç politik denkleminde hem de bölgesel ve uluslararası ilişkilerde çözüm bekleyen bir sorundur. HDP, Kürtlerin ve Alevilerin toplumsal-politik sorunlarının çözümünü Türkiye’nin demokratikleşmesinin en önemli kriteri olarak görüyor. Bu iki alanda somut çözümler üretilmeden, kalıcı toplumsal barıştan ve demokratikleşmeden bahsedilemeyeceğine dikkat çekiyor.

İkincisi, HDP, kendisini Türkiye partisi olarak görmesine rağmen, ülkenin özgün politik denkleminde sosyolojik tabanı esasen Kürt seçmen kitlesinden oluşuyor. HDP’nin almış olduğu yaklaşık 6 milyon oyun %90’ı Kürt seçmen kitlesinden geliyor. Doğal olarak Kürtlerin HDP içerisinde etkin politik bir güç olmaları kaçınılmaz oluyor.

Üçüncüsü, HDP, farklı politik eğilimlere sahip politik partilerden, kurumlardan ve bireylerden oluşuyor. Ancak, Kürtlerin temsili gücü dışında diğer politik kesimlerin toplumsal etki alanı oldukça sınırlıdır. HDP’yi oluşturan bileşenlerinin kadrosal ve kitlesel güçleri oldukça zayıf. Bu nedenle HDP’nin Genel Merkez dışında il ve ilçe örgütlerinde temsiliyetleri oldukça zayıftır. Bu da Kürt Hareketinin, HDP’nin politikaları üzerinde mutlak bir belirleyicilik kurmasına yol açıyor.

HDP, Türkiye’nin politik gündemini belirlemeyi başarmalıdır

HDP kendisini sistem içi politik güçlerin iki grubunu oluşturan ‘Cumhur’ ve ‘Millet’ İttifakları dışında sisteme alternatif ‘Üçüncü Yol’ olarak tanımlıyor. Kendisine göre belirlediği politikaların yaşam bulmasının sistem içi güçlerle ittifak dahil olmak üzere çok yönlü dengelere göre belirleneceğini söylüyor. HDP hem politik olarak hem de seçimlerde olduğu gibi geçici dönemleri kapsayan ittifaklara yönelmeyi kural olarak benimsiyor.

Sistem içi politik dengelerin değiştirilmesinin ve demokratik ilkeler üzerinde kurulması olasılığı olan ittifakların merkezinde HDP’nin bulunduğu açıktır. 31 Mart 2018 yerel seçimlerinde HDP’nin seçimlerde belirlemiş olduğu taktik politika dengelerin nasıl değişebileceğini gösterdi. Bu nedenle HDP politik ve sistemsel ilişkiler dengesinin değişmesinin ya da değiştirilmesinin merkezinde duruyor. Bu politik ve örgütsel gücün doğru kullanılması son derece önemlidir. 2021 yılı içerisinde iktidar ilişkileri dahil olmak üzere Türkiye’nin politik dengeleri tahmin ettiğimizden çok daha hızlı değişebilir. HDP, ya önümüzdeki sürece uygun ve iktidar denklemini değiştirebilecek ve doğrudan etkide bulunabilecek, toplumsal uzlaşıyı sağlayabilecek politikalar geliştirecek ya da bugüne kadar olduğu gibi sürecin arkasında giderek edilgin bir konumda kalacaktır.

Devlet, HDP’yi politik olarak tasfiye edemez ama edilgenleştirmeye çalışacaktır. Bunun için politik liderlik gücünü kırmaya, toplumsal tabanı ile olan ruhsal ve örgütsel bağı zayıflatmaya çalışıyor. HDP’nin merkez yönetimi, bu gerçeği görerek, politik değişim sürecinin tahmin edilenden çok daha hızlı olacağının ve devletin kapsamlı planları olduğunun bilincinde olarak politika geliştirmelidir.

HDP’de liderlik sorunu

Her partinin bir başkanı veya eş başkanları olur ama liderlik ayrı bir özellik taşır. Kişi iyi bir politikacı olabilir, iyi bir entelektüel olabilir hatta iyi bir hatip de olabilir ama kolay kolay lider olamaz. Lider farklı özellikleri bir arada taşır. Toplumsal dinamikler üzerinde etkisi bulunan, onları harekete geçirebilen, inandırıcılığı güçlü olan, toplum psikolojisini doğru değerlendirebilen ve taktik politikalar üretebilen yani birçok özelliği bir arada barındıran kişinin liderlik vasıfları çok daha güçlü olabilir.

HDP’nin eş başkanları niteliklidir. Ancak liderlik misyonunu oynayabilecek durumda değiller. Burada Selahattin Demirtaş’ın ayırt edici bir özelliği olduğunu belirtmek gerekir. Demirtaş, çok yönlü özellikleri olan bir lider. 4 yıldır hukuksuz bir şekilde cezaevinde olmasına rağmen, Türkiye’nin politik gündemini belirlemede ve süreci yönlendirmede önemli bir etkide bulunuyor. Önümüzdeki süreci doğru okuyan ve olası gelişmeleri analiz ederek, politik denklemin nasıl şekillenmesi gerektiği konusunda fikirlerini kamuoyu ile paylaşıyor. Demirtaş, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu toplumsal sorunların ‘şiddet’ merkezli politikalarla çözülemeyeceğini, 40 yıldır denen bu politikanın başarısızlığının sayısız kez kanıtlandığını, toplumsal barışın silahların sustuğu alternatif politikalarla sağlanabileceğini, sorunun yeni bir politik-toplumsal sözleşmeyi içeren projelerle aşılabileceğini vurguluyor. Sorunun AKP karşıtlığı üzerinde yürütülecek güncel politikalarla değil, toplumsal dönüşümü esas alan ‘yeni’ bir anayasa ile çözümlenebileceğini belirtiyor. Sadece eleştirerek, öneri getirerek değil doğrudan sorumluluk alarak sorunların çözülebileceğine, HDP’nin de bu sürecin öznesi olması gerektiğine dikkat çekiyor. Demirtaş, yaptığı değerlendirmelerle Türkiye’nin gündemini belirliyor.

HDP’nin bu süreci doğru okumasının, politik ve örgütsel projelerini yaparken Demirtaş’ın önerilerini ve perspektiflerini dikkate almasının büyük faydası olacaktır.

HDP-Demirtaş ilişkisinin doğru kurulması, birbirini tamamlayacak tarzda geliştirilmesi, özellikle önümüzdeki yıl içerisinde politik koşulların hızla değişmesi olasılığı dikkate alındığında çok daha önem kazanıyor.

HDP, politik sürecin öznesidir, bunun bilinciyle hareket etmeli ve rolünü üst boyutta oynamalıdır.

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu