Aktüel Dünya

İhtiyaçtan üniformaya, üniformadan modaya

Doğan Barış ABBASOĞLU

İnsanların giyimlerinin nasıl sadece bir ihtiyacı karşılayan bir eylemden ziyade bir ifade biçimi haline geldiği konusunda elimizde kesin bir bilgi yok. Giysilerin organik malzemelerden yapılması ve bu tür malzemelerin zamana karşı çok dayanıksız olması bunun en öne çıkan nedenlerinden biri. Ancak gelişen inceleme teknikleri insanların giyimlerinin sadece bir ihtiyaç olmaktan çıkıp, bir statü ve kimlik göstergesi haline nasıl geldiği konusunda yeni veriler sunuyor.

Neden kıyafet giymeye ihtiyaç duyduk?

Yaklaşık 2 milyon yıl önce, atalarımız vücutlarındaki tüyleri kaybetmeye başladı. Afrika’nın sıcak ve kurak ikliminde bu evrimsel değişim, terleme mekanizmasını geliştirmemize yardımcı oldu. Ancak iklim soğuduğunda veya insanlar daha soğuk bölgelere göç ettiğinde, vücut kıllarının eksikliği büyük bir dezavantaja dönüştü. İşte bu noktada insanlar, hayvanların derilerini işleyip kürk üreterek sıcak kalmanın yollarını aramaya başladı.

İlk kıyafetlerin kullanımına dair doğrudan kanıt bulunmamakla birlikte, 500 bin yıl öncesine tarihlenen düz taş kazıyıcılar önemli bir ipucu sağlıyor. Bilim insanları bu taş aletlerin, hayvan postlarını temizlemek için kullanıldığını ve giysi yapımının ilk adımlarından biri olduğunu değerlendiriyor.

Benzer şekilde, 90.000 yıl önce Fas’taki Contrebandiers mağarasında, deri işleme izlerine rastlandı. Bunu yanı sıra 120 bin yıl önce Yunanistan’da yaşamış bir Neandertal çocuğunun ayakkabı giydiğini gösteren ayak izleri, kıyafetin yalnızca bir ihtiyaç değil, aynı zamanda günlük yaşamın bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.

İlk kıyafetler neye benziyordu?

Bilim insanlarının tahminlerine göre ilk kıyafetler büyük ihtimalle gevşek bir şekilde sarılan pelerinler ya da ponço tarzı örtülerdi. Ancak insanlar 75.000 yıl önce sivri kemik aletler kullanarak kumaşlara delikler açmaya başladı. Güney Afrika’daki Blombos Mağarası’nda bulunan bu kemik aletleri, kıyafetlerin daha sıkı oturmasını sağlayacak dikişlerin gelişmesini sağladı.

Ağırlıkla giysilerde, kumaş eşyalarda yaşayan bitler üzerinde yapılan DNA incelemeleri bunların 83 bin ila 170 bin yıl önce evrimleştiklerini gösteriyor. Bilim insanları da bundan yola çıkarak bu tarih aralığında giysilerin yaygın olarak kullanılmaya başlandığını düşünüyor.

İğnenin icadı

Daha sonra yaklaşık 40 bin yıl önce kıyafet üretiminde devrim niteliğinde bir gelişme yaşandı: iğneler icat edildi. Başlangıçta kemik, fildişi ve boynuzdan yapılan iğneler, kıyafetleri bir arada tutmanın yanı sıra, onları süslemeye de olanak tanıdı.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Rusya’nın Sungir bölgesinde 34 bin yıllık bir mezarda bulunan kıyafetlere binlerce mamut fildişi boncuğunun dikildiği keşfedildi. Bu bulgu giyimin artık sadece işlevsel değil, aynı zamanda sanatsal ve sosyal bir mesaj aracı olduğu yönünde değerlendirildi.

En eski giysi

Bugüne kadar fiziki olarak bulunan en eski giysi parçası MÖ 5 bin ile 3 bin 400 yılları arasında tarihlenen Tarkhan elbisesidir. Antik Mısır’da bulunan ve liflenmiş ketenden yapılan bu elbise 1913 yılında ünlü İngiliz arkeolog Sir Flinders Petrie tarafından bulundu. Bir kumaş parçası olarak değerlendirilen bu elbisenin gerçek fonksiyonu 1977 yılında keşfedilirken tarihlendirilmesi ise 2016 yılında yapıldı.

V yakalı ve uzun bir kadın gömleği olduğu belirlenen bu elbise, dokuma kumaş üretimi ve terziliğin düşünülenden çok daha eski olduğunu ortaya koydu. Ama giyim alışkanlığının kökeni konusunda ise hiçbir bilgi sağlamıyordu.

Venüs figürlerinin verdiği ipuçları

Taş devrine ilişkin popüler inancımız o dönemin insanlarının hayvan postlarıyla örtündüğünü içerir. Ama gerçeğin bundan çok daha farklı olduğunu düşünmek için elimizde çok sayıda veri var. Yapılan yeni keşifler, o dönem insanların kıyafetlerini estetik bir şekilde süslediğini gösteriyor. Örneğin Rusya’daki Kostenki bölgesinde bulunan bir Venüs figürü, iplerden oluşan bir etek giymiş olarak tasvir edilmiştir. Bu figür en az 20 bin yaşındı.

Avusturya’da keşfedilen ünlü Willendorf Venüsü’nün ise dokunmuş bir başlık taşıdığı görülüyor. Neredeyse 30 bin yıl öncesine ait olan bu figürdeki başlık detayı kıyafetlerin yalnızca sıcak kalma amacıyla kullanılmadığını, aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamlar taşıdığını ortaya koyuyor.

Tarihteki ilk kıyafet zorunluluğu

Giyim tarihindeki en büyük değişim, kıyafetlerin işlevselliğinin ötesine geçerek kimlik ve statü göstergesi haline gelmesiyle yaşandı. New Scientist dergisi için bir makale kaleme alan Alison George’un aktardığına göre, 40.000 ila 22.000 yıl önce Avrasya’nın orta bölgelerinde yaşayan insanlar, kıyafetleri sosyal bir zorunluluk haline getirdi. Bu dönemde yalnızca deri ve kürk değil, aynı zamanda dokuma yün ve bitki liflerinden yapılan kumaşlar da kullanılıyordu.

İlginç bir şekilde, 30.000 yıl önce Gürcistan’da bulunan keten liflerinin siyah, gri, turkuaz ve pembe renklere boyandığı tespit edilmiştir. Bu da gösteriyor ki, insanlar binlerce yıl önce bile kıyafetlerini yalnızca sıcak kalmak için değil, estetik ve sosyal nedenlerle renklendirerek giyiniyorlardı.

Tekerleğin icadına kumaş üretimi mi vesile oldu?

Bütün bunların yanı sıra bazı araştırmacılar, kumaş yapımı konusunda kazanılan beceriler ve aletlerin geliştirilmesinin diğer alanlardaki keşiflerin de önünü açtığını savunuyor. Bilim insanlarına göre ilk tekerlek ilkel arabalarda kullanım amacıyla değil, kumaş üretimi amacıyla ortaya çıktı. Günümüzdeki amacıyla kullanımı için insanlığın 6 bin daha beklemesi gerekecekti.

Neandertaller giyinmeyi bilmiyordu!

Neandertallerin yok oluşunun nedenlerinden biri olarak, kıyafet yapımında Homo sapiens kadar başarılı olamamaları gösteriliyor. Araştırmalar, Neandertallerin yalnızca pelerin benzeri kıyafetler giydiğini ve bu yüzden aşırı soğuklara karşı yetersiz kaldıklarını gösteriyor. Oysa Homo sapiens, çok katmanlı ve sıkı oturan kıyafetler yapmayı başararak hayatta kalma şansını artırdı.

Bunun en büyük kanıtlarından biri, Neandertallerin yaşadığı bölgelerde kürk hayvanlarının (ayı, bizon, geyik gibi) kemiklerine daha az rastlanmasıdır. Bu, onların kürk kullanımını yaygınlaştırmadığını gösterirken, Homo sapiens’in yaşadığı alanlarda daha fazla kürk hayvanı kalıntısı bulunuyor.

Sonuç olarak

Kıyafet zorunluluğu, tarih boyunca üç temel evrim geçirdi. İlk olarak, kıyafetler tamamen iklim koşullarına bağlı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış ve korunma amacıyla kullanılmıştır. Bu dönemde, insanlar soğuktan veya çevresel tehlikelerden korunmak için giysi giymekte ve giyinme bireysel bir seçim olarak görülmekteydi. Ancak toplumların karmaşık hale gelmesiyle birlikte kıyafetler sadece bir ihtiyaç olmaktan çıktı, sosyal statünün ve sınıfsal ayrımcılığın belirleyici unsurlarından biri haline geldi. Özellikle Mezopotamya, Antik Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarında kıyafet, bireyin toplum içindeki yerini belirleyen bir faktör halini aldı.

Devlet ve din otoritelerinin güç kazanmasıyla birlikte kıyafetler yasalar ve toplumsal kurallar aracılığıyla düzenlenmeye başlandı. Hükümdarlar ve dinî liderler, belirli gruplara kıyafet dayatmalarında bulunmuş ve bireylerin giyim tarzlarını kontrol altına aldı.

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu