![](https://www.aktuelsanat.net/wp-content/uploads/2020/04/yapay_zeka.jpg)
Koronavirüs: Küresel saldırıdan küresel değişime
Dünyanın birçok yerinde on binlerin ölümüne yol açmaya devam eden bir virüs çıktı ve dünyayı ‘teslim’ aldı. ABD, Çin, Japonya, Almanya, İngiltere ve Rusya gibi küresel devler ‘çaresizlik’ içinde kaldılar. Ellerinde dünyayı 10 kez yok edecek nükleer silahlar var ama küçücük bir mikrobu yok edemiyorlar. Son derece gelişmiş uzay teknolojilerine sahip olmaların rağmen en azından şu an için ne ölümleri ne de yayılmayı durdurabiliyorlar.
Pandemi bir sürpriz değil
Koronavirüse dair yazılanlar dikkate alındığında, özelikle küresel etki sahibi devletlerin, bundan çok önce salgın öngörüsünde bulundukları görülüyor. Akla şu soru geliyor: Gerçekten böylesi bir pandemiyi durduracak bilgi, bilimsel çalışma, araştırma inceleme yok mu? Tıp ve biyokimya alanında teknolojik donanım sorunu mu var? Buna olumlu yanıt vermek oldukça zor. Çünkü 2012 yılından bu yana, bu konuya odaklanan birçok uyarı, öngörü ve çalışma yapıldığına dair çok sayıda veri var.
Örneğin 2018 yılının son aylarında Çinli bir bilim insanı ABD’ye girerken havaalanı gümrük görevlileri tarafından durdurulur. Doktorun çantasında yapılan aramada küçük şişelerin içinde “Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu hastalıklarına yol açan E Coli virüsünün bulunduğuna” dair bir rapor FBI tarafından hazırlanır ve Trump yönetimine sunulur. Trump’ın koronavirüse ‘Çin virüsü’ demesinin arka planında da FBI tarafından hazırlanan bu rapor var.[1] Dikkat edilirse koronavirüs pandemisinden bir yıl önce bu rapor hazırlanıyor. Peki Trump yönetimi bu konuda bir ön hazırlık yapıyor mu? Kamuoyuna yansıyan bir bilgi yok.
Koronavirüs doğal bir ortamda mı oluştu? Yoksa laboratuvar ortamında mı geliştirildi? Bu ikisi de mümkün. Ancak esas olan, olası bir pandeminin büyük yıkımlara yol açacağının önceden kestiriliyor olmasıdır.
Hemen hemen bütün devletler, Çin’in Vuhan kentinden ortaya çıktıktan ve dünyayı bir ağ gibi sarmaya başladıktan sonra koronavirüsün yayılmasını engellemek ve daha fazla ölüme engel olmak için bir çaba içerisine girdiler. Gelişmiş olan ülkeler koronavirüse karşı aşı çalışmalarına başladılar. Virüsün yayılmasını engellemek için bilinen farklı ilaçlar üzerinde test denemeleri yapılıyor. Kamuoyuna yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, koronavirüse karşı kullanılabilecek aşı en erken bir yıl içerisinde bulunabilecek. Sorulması gereken soru şu: Ciddi çalışmalara neden virüs kıtaları, ülkeleri sarmaya ve on binlerce insanın ölümüne yol açmaya başladıktan sonra başlandı? Virüsün biyokimyasal özellikleri bilinmediği için önceden bir aşının bulunmasının mümkün olmadığı belirtilse de ciddiye alınabilir başka bir tedbirin alınmadığını görmek de çok zor değil. Aşının kısa sürede bulunması mümkün olmayabilir ancak önleyici tedbirlerin alınması konusunda da hemen hiçbir adımın atılmamış durumda.
‘Hayırsever’ Bill Gates yine sahnede
Devletler adeta çaresizlik içinde kıvranırken, ‘Yapay Zeka’ çalışmalarını öne çıkaran bilişim teknolojisine hâkim tekellerinin sözcüsü ‘hayırsever’ Bill Gates devreye gidiyor. Gates, “Vakfımızın bulaşıcı hastalıklar konusunda derin bir uzmanlığı olduğundan, salgını düşündük, daha fazla hazırlık için bazı şeyleri, bir aşı üzerinde çalışma çabasını finanse ettik” diyor. En iyi yedi aşı adayını seçtiklerini ve onlar için üretim kapasitesi geliştirdiklerini söyleyen Gates, “En fazla ikisini seçmemiz gerekse de araştırma enstitülerinin/fabrikaların hepsini yani yedisini de finanse edeceğiz” diyor. Seri halde üretmek için hangi aşının işe yaradığını tespit edeceklerini söylüyor ve “zaman kaybetmek istemiyoruz” diyor. Gates “Harcayacağımız birkaç milyar dolar olacak… içinde bulunduğumuz durum için değer” diyerek, böylelikle “trilyonlarca dolar değerinde ekonomik kaybı önlemiş olacağını” belirtiyor.[2] Bunu şöyle yorumlamamız mümkün: Bilişim teknolojisini kontrol eden küresel şirketlerin sahip oldukları olanaklar dikkate alındığında koronavirüsü önleyecek, sonra da bütünüyle yok edecek aşıyı devletlerden önce bulmaları kimseye sürpriz gelmemelidir. Araştırmaların yapılmaya başlandığı 7 şirkete milyarlarca dolar ayırması da insanlığa sunulan bir lütuf değil esasen hakimiyet alanını genişletme ve kontrolü elde tutma hamlelerinin küçük birer parçasıdır.
İçinde bulunduğumuz psikoloji şu: “Kim bulursa bulsun, önemli olan ölümleri durdurmak ve yayılmayı engellemek.” Küresel devletlerin ekonomik, politik ve idari dengelerini etkileyen, gündelik yaşamımızda sarsıcı izler bırakmaya başlayan bu virüse karşı alınacak her önlem toplum tarafından desteklenir. Toplumsal psikoloji bakımından böyle düşünülmesi gayet normal. Aksi bir durum da beklenemez.
Koronavirüs dünyada nasıl bir farklılık yaratmaya başladı
Bunun arka planında ne olduğu veya olacağı en azından bugünkü koşullarda pek önemli görünmese de birkaç ay içerisinde başlamak üzere bizleri doğrudan etkileyecek çok ciddi sonuçların olacağı görüşünü de hemen herkes paylaşıyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle, hiç kimse, devletlerin belirlediği uluslararası ve bölgesel stratejiler üzerinde konuşmuyor. ABD’nin ve Rusya’nın Suriye politikaları üzerinde herhangi bir yorum yapmıyor. İdlip’in Türkiye’nin bekası olduğu iddiası unutuldu. Uzak Doğu Asya’da Çin-ABD rekabeti rafa kalktı. Türkiye’deki göçmenler AB’nin korkulu rüyası olmaktan çıktı. Bunların geçici bir durum olup-olmadığını yakın bir zamanda birlikte göreceğiz ancak bir gerçek var ki devletlerin küresel stratejilerinde farklı boyutlarda bazı değişiklerin gündeme gelmesi yüksek bir olasılıktır.
Aynı şekilde toplumların sosyal yaşamlarındaki olası değişikliklere dair Zhenhua Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nden Prof. Zhen Yang, Huanqiu Shibao gazetesinde yayımlanan makalesinde birkaç noktaya vurgu yapıyor: Pandemi sırasında sinema ve turizm sektörlerinin yanı sıra geleneksel mesleklerin gelişiminin durduğunu, buna karşılık internette patlama yaşandığını ve bütün bunların dünyadaki derin değişiklikleri yansıttığını belirtiyor. Yang “temassız endüstrilerin gelişiminin büyük ivme kazandığını, Yapay Zeka, robotlar, online ticaret ve video konferansları” yapılmasına dikkat çekiyor ve “pandeminin ‘ruhsal yaşam döngüsü’ ve ‘kişilerarası temas olmadan ‘Yapay Zeka’ çağında yaşam eğilimini’ hızlandırdığı ve genişlettiğini” söylüyor. [3]
Yang, “Robotların aktif olarak farklı alanlarda insanların yerini almaya başlamasından ve insanlara dair birçok alanda kullanılmasının aslında 10 yıl sonra planlandığı ancak koronavirüsün bu süreci öne aldığına” dikkat çekiyor. Yang, Yapay Zeka’nın koronavirüs ile mücadele sürecinde, insanların eylemleri, sağlık durumları ve hareketleri hakkındaki bilgilerin düzenlenmesi ve işlenmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Sonuçta koronavirüsün dünyayı bir ağ gibi sarması ve ölüm sayısında ciddi bir artışa yol açmasına paralel olarak dünyadaki ekonomik, politik, toplumsal ve kişisel gelişim süreçlerini hızlandırdığına dair önemli veriler orta çıktı. Yang, koronavirüs nedeniyle ‘Yapay Zeka’nın/kolektif makineler sisteminin çok önemli oranda öne çıkarak toplumsal değişimde ve bireylerin alışkanlıklarında 10 yıllık bir sıçrama yarattığını belirtiyor.
‘Yapay Zeka’ kullanımındaki robotik makinelerle kontrol
Ayrıca dikkat çekilen önemli bir nokta da şu: ‘Yapay Zeka’ üzerinden kişilerin ‘sağlık’ durumunun iyi niyetle takip edildiğini düşünsek dahi bu başka bir zamanda kişiye ait özel bilgilerin bütünüyle kodlanması sağlanabilir. Ya da kişisel verilerin kodlanmadığına dair net bir güvence var mı? Yok. Ama tersine ‘kişilere ait bilgilerin’ kodlandırıldığına dair çok sayıda veri sunabiliriz. Örneğin Çin’de Yapay Zeka destekli 200 milyon adet gözetim kamerası ile bütün ülkede koronavirüs vakalarının durumu anlık olarak takip edilmiş hatta vücut ısılarından yola çıkarak kimin virüs taşıyabileceği tespit edilmiş ve böylelikle virüsün kontrol altına alınmasında çok büyük bir kolaylık sağlanmış. Salgın nedeniyle olumlu görülecek bu durumda esasen insanların ‘Yapay Zeka’ destekli kameralarla günün 24 saatinin kontrol altına alındığı anlaşılıyor. Çin’de nerdeyse her 6 kişiye bir kamera düşüyor. Bu durum New York, Londra gibi mega kentlerde de geçerli. Aynı şekilde, Google, Facebook, Amazon, Iphone, Samsung gibi ‘Yapay Zeka’/robotik sistemleri en ileri düzeyde kullanan şirketler, ‘kişisel verilen korunma yasasına uygun olacak şekilde’ kullanıcılarının koronavirüs taşıyıp taşımadıklarını tespit edebileceklerini ve bu bilgileri ABD hükümetine verebileceklerini açıkladılar. Her ne kadar ‘sağlık’ gerekçesiyle böyle bir öneri sunulmuş olsa da söz konusu şirketlerin, kullanıcılarını çok ciddi oranda takip ettikleri ve kişisel verilerini depoladıkları anlaşılıyor.
“Artık farklı bir dünyada yaşayacağız”
Tarihçi Prof.Yuval Noah Harari, şöyle diyor: “İnsanlık şimdi küresel bir krizle karşı karşıya. Belki de neslimizin en büyük krizi. İnsanların ve hükümetlerin önümüzdeki birkaç hafta içinde alacağı kararlar muhtemelen gelecek yıllar için dünyayı şekillendirecek. Sadece sağlık sistemlerimizi değil ekonomimizi, politikamızı ve kültürümüzü de şekillendirecekler. Hızlı ve kararlı davranmalıyız. Ayrıca eylemlerimizin uzun vadeli sonuçlarını da dikkate almalıyız. Alternatifler arasında seçim yaparken, kendimize sadece acil tehdidin nasıl üstesinden gelineceğini değil, aynı zamanda fırtına geçtikten sonra nasıl bir dünya yaşayacağımızı da sormalıyız. Evet, fırtına geçecek, insanlık hayatta kalacak, çoğumuz hala hayatta olacağız ama farklı bir dünyada yaşayacağız.”[4]
Koronavirüs, küresel dünya sisteminde niteliksel bir sıçrama yaratmanın bir aracı olarak kullanılmaya başlandı. Devlet adamları da bilim insanları da sokaktaki bir vatandaş da aynı şeyi söylüyor: “Artık farklı bir dünyada yaşayacağız.”
Peki, nasıl bir dünya?
‘Yapay Zeka’ya dayanan robotik/kolektif makine sistemlerinin gündelik yaşama dahil olması ne gibi etkiler yaratır? Birçok üniversitede, araştırma enstitülerinde, büyük şirketlerin AR-GE kurumlarında ‘Yapay Zeka’ kontrolündeki robotlar yoğun olarak kullanılmaktadır. Otomotiv endüstrisinden gıda endüstrisine kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Otomotiv sistemleri, tamamen ‘Yapay Zeka’ robotik kolektif makineler tarafından işletilmektedir. Örneğin otomobilin dizaynından bir sürücüye gerek olmadan trafiğe çıkmasına kadar ‘Yapay Zeka’ robotları tarafından yapılması… Bir malın üretiminden pazara gönderilip insanların tüketimine sunulmasına kadar bütün işlemlerin ‘Yapay Zeka’ robotları tarafından organize edilmesi, hizmet sektöründe örneğin evlerimizde yardımcı robot hizmetçilerin, bir markette, restoranda, cafe’de yani gündelik yaşamın herhangi bir alanında ‘işçi’ robotların yakın bir zamanda karşımıza çıkması hiçbirimiz için sürpriz olmamalıdır.
Sokakları kontrol eden ‘Yapay Zeka’ robotik polislerin varlığı, eğitim sisteminde koronavirüsün etkisiyle dijital sisteme geçişin çok daha hızlanarak sistemleşmesi yani ‘Yapay Zeka’ robotik öğretmenlerinin artık okulları işgal etmesi, hastanede karşımızda yardımcı doktor robotların çıkması ya da şu an gelişmiş birçok ülkede kullanıldığı gibi ameliyatlara girmeleri, mahkemelerde ‘Yapay Zeka’ robotlarının hakim olarak görev alması, avukatların bürolarında yardımcı avukat robotların olması önümüzdeki süreçte çok hızlı bir şekilde karşılaşacağımız gerçeklerdir.
Bütün bunların sadece hayatı kolaylaştıran teknolojik gelişme olarak görülmesi elbette ki yanlış olur. ‘Yapay Zeka’ya dayalı robotik gücü üretenlerin yaratmak istedikleri mutlak gücü nasıl kullanacakları, tehlikeli olması bir yana, esasen toplumun bütün toplumsal ve kültürel değerlerini de kaçınılmaz olarak değiştirecektir. Aynı şekilde ekonomik ve politik ilişkiler zorunlu olarak yeniden tanımlanacaktır. Bu söylediklerimizin birçoğu aşamalı olarak yaşama geçiriliyor. Ancak küresel dünya sisteminde özellikle 2035’li yıllar sorası süreçte çok daha etkili olacak ve toplumsal yaşamı doğrudan etkileyecektir. Ancak Prof. Zhen Yang’ın belirttiği üzere koronavirüs salgını bu süreci hızlandıracak. Dünyanın belirli bölgelerinde bütünüyle ‘Yapay Zeka’ olarak tanımlanan robotik sistemlerin doğrudan etkili olduğu model şehirlerin tasarımına başlandı. Örneğin 2025 yılında açılması planlanan ve 500 milyar dolara mal olacak olan NEOM kentinin temelleri, Suudi Arabistan’ın Kızıl Deniz’e yakın bir bölgesinde atıldı.
Doğal olarak akla gelen önemli sorulardan bir tanesi de şu: ‘Yapay Zeka’ robotik/kolektif makineler üretim aracı olarak üretici güçler içerisinde nasıl yer alır? Üretim ilişkileri içerisinde nasıl bir işlevi olabilir? Hem üretim aracı hem de üretim sürecinin önemli bir öznesi olan yani üreten-üretilen olarak ‘Yapay Zeka’ robotik/kolektif makineler sisteminin, üretim faaliyeti içerisindeki rolü ve süreci nasıl tanımlanabilir. Yapay Zeka robotik sistemi sadece üretim sürecinin değil aynı zamanda sınıf ilişkilerinin de yeniden tanımlanmasını sağlayacaktır. Bunları tartışmaya açık konular olarak önümüzdeki zamanda değerlendireceğiz.
Küresel merkezli yeni bir devlet modeli
Üretici güçler içerisindeki üretim araçlarının nitel bir sıçrama yaratmasına paralel olarak üretim ilişkilerinin yeniden belirlenmesi, devletin yeniden tanımlanmasını ve küresel devlet biçimlerinin tartışılmasını da kaçınılmaz olarak gündeme getirecektir. Dünya eskisi gibi olmayacağına göre, kapitalist dünya sisteminin yönetim modelleri de değişime uğrayacaktır. Küresel çapta devlet modelinin ortaya çıkması bir çırpıda olmayacak ama süreç bu yönde ilerleyecektir. Bunun bir başka anlamı da şudur: mevcut kapitalist dünyanın geleneksel devlet modellerinin temsilcileriyle küresel çapta yeni bir devlet modeli oluşturmaya çalışan güçler arasında bir rekabet ve çatışma yaşanacaktır. Kononavirüs salgını aslında bu çatışmanın ve rekabetin ilk adımları olarak değerlendirilebilir. Önümüzdeki birkaç ayda hem kıtasal düzeyde ittifakların yeniden tanımlanması hem büyük devletler arasındaki ilişkilerin alacağı yeni biçim hem de dünyayı yönetmeye aday hanedanların belirleyeceği strateji önem arz ediyor.
Kapitalist sistem, koronavirüs salgınını, kendisini yeniden ve daha üst düzeyde örgütlemek için bir araç olarak kullanırken, karşıt güçler için de büyük ve ciddi olanaklar oluşmaya başladı. Dünyanın hiçbir şekilde, tek taraflı olarak küresel kapitalist güçlerin istediği bir şekilde dizayn edilmesi söz konusu olmayacaktır. Koronavirüsün çok yönlü sarsıcı etkilerini en çok yoksullar, emekçiler, işçiler hissediyor. Önümüzdeki birkaç ayda ortaya çıkacak ekonomik, sosyal sorunların yakıcı etkisini toplumun en alt katmanları derinden yaşacak. Bu nedenle küresel bir devrimin toplumsal dinamikleri çok daha gelişti ve genişledi. Küresel çapta alternatif bir dünya sisteminin örgütlenmesinin olanaklarının da arttığını söyleyebiliriz.
Dünya, artık bütün karşıt toplumsal güçler için farklı bir dünya olacaktır. Küresel hanedanların ne istediği belli. Peki, biz nasıl bir dünya sistemi istiyoruz? Analiz etmemiz gereken belki de en önemli konu budur.
Dipnotlar:
[1] https://news.yahoo.com/border-patrol-stopped-chinese-biologist-194214726.html, https://www.dailymail.co.uk/news/article-8172321/FBI-warned-concerns-biosecurity-risk-Chinese-scientists-research-US.html
[2] https://www.businessinsider.fr/us/bill-gates-factories-7-different-vaccines-to-fight-coronavirus-2020-4
[3] https://www.mbs.news/c/2020/04/chinese-professor-coronary-virus-brought-the-future-closer.html
[4] https://time.com/5803225/yuval-noah-harari-coronavirus-humanity-leadership/