
Mafya, Ergenekon, Pelikancılar ve diğer acayip işler
Mafyanın da bir ahlak kodeksi olduğunu varsayıp, o dünyanın da belirli hareket ve davranış kurallarına sahip olduğundan hareket edelim… Kelek atmak olmaz, verilen sözleri yerine getirmek, adam gibi adam olmak icab eder ki, bunun dışına çıkanlar köteği hak eder, intikam er ya da geç kaçınılmaz olur.
Sedat Peker’in ortalığı karıştıran videolarından öyle anlaşılıyor ki, Sedat Peker’e devlet katında adam dövdürmek (AKP milletvekili), adam korkutup kaçırtmak (Aydın Doğan-Doğan Holding), bakan başı yemek (Berat Albayrak) gibi işler hallettirildikten sonra, sen bir müddet ortadan kaybol, ortalık sakinleşince sana geri dönüş bileti ayarlarız denmiş (Soylu), bu söz bakan Soylu tarafından yerine getirilmediği gibi, Sedat Peker’in evine polis operasyon düzenlemiş, kızlarının ruhsal durumu dikkate alınmaksızın güvenlik güçleri gereksiz yere ağır silahlar kullanmış, mahremiyet kuralları hiçe sayılarak karısının iç çamaşırları odaya saçılmış, ar adap sınırları ihlal edilmiş, ortaya bir namus davası çıkmıştır.
Peker’i anlamamak ne mümkün! Mafya kanunlarından bildiğimiz gibi, aile namustur ve namus söz konusu olduğunda araya kan girer… Tabi ki İstanbul’da bir gecekondu evine düzenlenen polis operasyonunda hayatını kaybeden Dilek Doğan veya Diyarbakır’ın Lice İlçesine Bağlı Ecemiş Köyü Yakınlarında, Hayvanlarını Otlatırken yakınındaki Yayla Jandarma Karakolu’undan ateşlenen bir havan topuyla küçücük vücudu parçalara ayrılan çoban kız Ceylan Önkol veya Peker’in 2. Videosunda iddia ettiği gibi, AKP milletvekili Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar’ın tecavüz ettiği öne sürülen, Elazığ’da 28 Mart 2019’da evinde ölü bulunan Kazakistan uyruklu üniversite öğrencisi Yeldana Kaharman değilseniz…
Peker’in kızlarına yapılanlar, eşinin bir tür tacize uğraması tabi ki kabul edilemez ama Peker barış imzacılarına kasten AKP’nin yanında saf tutup “oluk oluk kan akıtıp altında duş alacağım” derken, eski diplomat Rıza Türmen’in bir araştırmasına göre AKP iktidarı altında 11 yılda 477 çocuğun devlet tarafından öldürüldüğünü buraya not edip konumuza devam edelim (https://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/akp-doneminde-kac-cocuk-olduruldu-719770/) .
Mafyanın bu iki yüzlü, sadece kendi aile ve namusunu gözeten ataerkil, eril ahlak kodeksini bir tarafa bırakıp, esas konumuza, onun olmazsa olmaz devletle örtüşmüş türkish karakterine bakalım. Marlon Brando, Al Pacino gibi devlerin oynadığı “The Gotfather” (Baba) filmini izlemiyoruz sonuçta!..
Türkish Mafyanın en çok bilinen Karekteri devletle içiçe olmasıdır. O devlet, eski devlet, Erdoğan’a kadar olan devlet: Derin Devlet… Mafyasıyla, ülkücü babasıyla, “Devlet için kurşun atanın da yiyenin de” şerefli olduğu devlet (Çiller)… Hep o devletti. Eli kanlı ve karanlık!
Peker’in videolarında anlattığı Mehmet Ağar da 90’lı yıllarda o devletin ; her türlü huksuzluğun yaşandığı, binlerce insanın gözaltında kaybedildiği, Kürt iş adamlarına karşı işlenen cinayetlerin, Uluslararası uyuşturucu ticaretinin devletin kontrölüne teslim edildiği dönemin Mehmet Ağar’ıdır. Devlet adına işlenen cinayetlerin… Yeşil’in… Bir milletvekilinin (Sedat Edip Bucak, DYP), bir polis müdürünün (Hüseyin Kocadağ), ve İnterpol’le aranan ülkücü bir mafyanın (Abdullah Çatlı) Susurluk’ta aynı arabadan cıktığı dönemim Mehmet Ağar’ıdır… Bir zamanlar “Jitem” bağlantılı “Ergenekon Dosyası” altında AKP’nin üzerine gittiği ama “Cumhuriyet Mitingleri” altında muhalefet tarafından sulandırılan, varlığı ısrarla red edilen Ergenekon dönemin adamı Mehmet Ağar’dır burada bahis konusu olan.
Ergenekon davası düşüreli unutulan derin devletin adamı Mehmet Ağar bir mafya liderinin videolarıyla bir daha hatırlanıverdi böylece. Evet, Ağar’ın, bu sefer AKP milletvekili olarak, belli ki hala mafya boyutu var, ama, Ergenekon’la koparılan onca kıyametten sonra Ağar’ın AKP’de ne yaptığını sorabiliriz pekala! Erdoğan’a ve AKP’ye onca hakaret dolu laf ettikten sonra Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakında ne yaptığı da sorulabilir elbette! “AKP’den hesap sormazsam namerdim!” dedikten sonra AKP’ye geçen Soylu’nun da AKP’de ne yaptığını sormak elbette herkesin hakkıdır! Herkesin bildiği, dafalarca yazılan bu derin devlet bağlantılı Ergenekoncu tayfanın Cumhur ittifakında ne işleri var?
Devlet Bahçeli bu konudaki kilit insandır. Bunu anlayabilmek için Bahçelinin, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde tek başına hükümet kuramayan AKP’ye koalisyon ortağı olacağı yerde, neden bunu reddedip seçimleri tekrarlatmaya, ve oradan başkanlık sistemi heveslisi daha güçlü bir Erdoğan’ın çıkmasına sebep olduğuna; Cumhur İttifakıyla işi nasıl Erdoğan’ın ortağı olma mertebesine götürebildiğine bakmak gerekir.
Bahçeli sıradan bir siyasetçi değildir. Çok ince, uzun soluklu bir strateji içindedir. Cumhur İttifakıyla oluşmuş gücüne, Soylu, Ağar gibi derin devlet geleneği olan Ergenekoncu bir grupla Erdoğan’a karşı, görünürde hiyerarşik olmayan ama yatay olarak AKP’ye karşı sürekli bir operasyon içerisindedir.
Savaş mafyayla devlet arasında değil, devlet içerisinde birbirine karşı gizli ama amansız bir mücadele yürüten, bir ölüm kalım mücadelesi yürüten Erdoğan ile Ergenekon arasındadır. İttifak içerisinde birbirine çok saygılı görünen bu iki güç esasen kanlı bıçaklıdır. Peker videolarında bunun hikayesini anlatmaktadır. Peker’in kah Erdoğan’a çalışan Pelikancılar adına (Aydın Doğan’ın korkutulup medyasına el konması) kah Ergenekon adına (Soylu’nu hiç hazetmediği kişi olarak bilinen Berat Albayrak’a Peker’in düşman edilmesi) mafya faliyeti gösterdiği apaçık ortadadır.
AKP’nin içindeki Ergenekoncu gruptan yediği kelekten sonra Peker bütün öfkesiyle bildiği her şeyi ortaya saçmaya Soylu ve Ağar üzerinden başladı.
Dikkat edilirse Peker hala Erdoğan’dan söz etmedi ve Erdoğan da onunla ilgili ciddi bir açıklamada bulunmadı. Peker Cumhur İttifakı içerisindeki bu savaştan haberdar ve Soylu’ya , Ağar’a, derin devlete, ve dolayısıyla Ergenekon’a saldırarak Erdoğan’la flört edip, Erdoğan’a oynuyor. Erdoğan da bunun farkında ve sessizliğe bürünerek Ergenekon’un Peker tarafından hırpalanmasına, haddinin bildirilmesine göz yumuyor, milletvekiline ve bakanına sahip çıkmıyor. Tek korkusu çamurun ona da sıçraması ki bunda haksız değil. Ergenekon başta olmak üzere Erdoğan’ın rakipleri, Gülen Cemaati serüveni, kontrollü darbe, kayıp 128 Milyar Dolar gibi onlarca dosyayla Erdoğan’ın iktidardan düşeceği günü bekliyor.
Peker’in 7. videosu 8 Milyon kişi tarafından izlendiği halde ana muhalefet partisi CHP’nin sessizliği de bununla ilgili. Peker’in şu an fena şekilde hırpaladığı kesim Ergenekon menşeli olduğu için CHP sıkıntılı. Bildiğimiz o derin devletin, o eski derin devletin zora girmesi CHP’de karın ağrısına sebep oluyor. Ulusalcıların, Ulusolcuların sevmediği konular bunlar! İçeride adamlarımız var, işi ne güzel götürüyorlardı, nereden çıktı bu mafya bozuntusu modundalar. Geçmiş ve bugünle yüzleşme niyetleri yok. Eski derin devletin, Ergenekon’un sıkıntıya girmesini kaldıramıyorlar.
Toparlarsak, evet, Cumhur ittifakı içerisinde Ergenekon güçlenirse Erdoğan düşer, Erdoğan güçlenirse Soylu, Ağar ve Bahçeli gider… Erdoğan giderse Bahçeliye gün doğar, çünkü Erdoğan’ı kullanarak ulaştığı Başkanlık Sistemi Bahçeli’nin idealleriyle uyum içerisindedir. Erdoğan’ın türkish başkanlık sistemi; Başbuğ, Han, Kaan gibi liderlik sıfatlarıyla muazzam bir uyum göstermekte, Bahçeliye de o gevrek sesiyle kitlelerin haddini bildirme, istediği gibi çemkirme (bu konuda Erdoğan’dan daha iyi), gerekirse onları tokatlama şansı vermektedir: Bahçeli ve demokrasi düşmanı tüm odaklar için adeta bir “Yeme de yanında yat!” opsiyonu…
Bahçeli daha başından beri Ergenekon’un AKP’nin içine soktuğu truva atıdır. İktidarın ortağı olarak Erdoğan’ın yanına tehlikeli bir biçimde sokulmuş, parça parça onun altını oymaktadır. Erdoğan bütün tedirginliği bundan kaynaklanıyor ve sürekli güç kaybeden, son kamuoyu araştırmalarına göre olası bir seçimde rakip adaylar karşısında 10 puan fark yiyen Erdoğan tedirgin olmakta haklı. Erdoğan başına topladığı cinleri dağıtamıyor artık. Bir yandan güya kendisine yakın görünen ama tüm eski yol arkadaşlarını parça parça eden Pelikancılar, diğer yandan derin devletçi, mafya menşeli Ergenekon Erdoğan’ı yiyip bitirmektedir.
Buradan demokrasi güçleri de boş çıkmayacaktır. Onları da büyük sürprizler bekliyor. Erdoğan’ın Ergenekon karşısında alacağı bir yenilgiye sevinebilirsiniz nihayet ama, Erdoğan’ın yerine geçecek Ergenekon karşısında, ağlasam gözyaşlarımı siler misiniz, veya bağırsam sesimi duyar mısınız misali şimdiden dövünebilirsiniz.
Demokrasi düşmanı Ergenekon’culardan bir türlü kopamayan ana muhalefet kendisini buğday ambarında göre dursun, Erdoğan son kozunu daha kullanmadı gibi görünüyor. Millet İttifakı ikidebir HDP’yle arasına sınır koyma gayretiyle zaman geçirirken, CHP, ne olduğu hala anlaşılmayan güçlendirilmiş parlementer sistemle uğraşırken, Erdoğan, bir seçim arifesinde Demirtaş ve Kavala’yı salıverip Kürtlere büyük bir jest çektiğinde görün siz asıl eğlenceyi. Demirtaş ve Kavala suçsuz yere boşa tutulmuyorlar içeride.
Bu gericiliğin ve çürümüşlüğün içinden Türkiye’den çıksa çıksa, ya bir padişah çıkar (Erdoğan) ya da, Kartal Tibet’in oynadığı, her zıpladığında yer yer ipek kilotunun gözüktüğü Tarkan’ı bile aratacak çelimsiz ve gevrek sesli bir Hanlar Hanı Bayındır Han!(Bahçeli). Demokratik ve özgür toplum adına bir şey bulunmaz orada!
24.05.2021